19.08.2012

Mutlu Bayramlar!

Bir ay boyunca sabırla tutulan oruçların, çoşkulu Ramazan Ayı'nın ardından nihayet bir bayram daha geldi, çattı. Genelde bayram demek anneanne ya da babaanne evinde toplanmış bir dolu kuzen, teyze, dayı, hala ve amcadır. Diğer bir deyişle kalabalıklık, gürültü, şen kahkahalar, ziyaretler, lezzetli sofralar ve berekettir.

Bayram günü, sabah erkenden kalkılıp bayramlaşılır. Büyüklerin elleri, küçüklerin gözleri öpülür. Bu kucaklaşma merasimi ardından büyükler küçüklere bayram harçlığı verir. Çocuklara demedim farkındaysanız çünkü hala bayram harçlığı alıyorum da :) Bayram namazı sonrası mükellef bir sofrada kahvaltı yapılır. Ardından bayram ziyaretleri olur. Ziyaretlerde baklavalar, tatlılar ve çaylar ikram edilir. Hatta, bazen günün sonuna doğru misafir elini göbeğinin üstüne koyarak "Bugün çok yedim artık almayayım." diyerek tatlıyı reddeder. Klasik Türk ev sahibesi, "Vallaha olmaz. O kadar uğraştım bir tadına bak." diye ısrar eder. Öyle bir ısrardır ki Sultan Süleyman olsan reddemezsin :) Derken her ziyaret tatlılar ve ikramlar löpür löpür götürülür. Bu yüzden de pek bir bereketlidir bayramlar.   

Bayram sohbetlerinin ana konularından biri büyüklerin nerede o eski bayramlar diye dert yanmasıdır. Genelde, kendi çocukluklarında yaşadıkları bayram anılarını ve geleneklerini anlatırlar. Mesela, dedemin çocukluğunda arife günü mahallenin çocukları toplanıp yanlarına birer değnek alırlarmış. Ardından evlerin kapısını "çörek börek yağlı börek" diye seslenerek çalarmış. Ev sahibi çocukların değneklerine delikli akide şekerleri, kuru incirler ve dibile adı verilen bugünün kreplerini andıran çörekler dizermiş. Eminim sizin de keyifle dinleyip hatta zaman zaman keşke şimdi olsa dediğiniz niceleri mevcuttur. 


Herkese kalabalık aileler içinde nice mutlu ve bereketli bayramlar dilerim.

photo by Gokenzi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginiz için teşekkür ederim.