6.06.2012

Assos

23 Nisan tatili vesilesiyle İstanbul'dan Çanakkale'ye doğru yol aldığımızı hatta ilk lezzet durağımızın Kavaklık Restoran  olduğunu size anlatmıştım. O halde kaldığımız yerden devam edelim. Çanakkale Şehitlikleri senin Çanakkale merkez benim geziyoruz derken bir bakmışız akşam oluyor. Halbuki arkadaşlarımla niyetimiz gün batımını Assos'ta izlemek ve bir yetişme telaşı alıyor bizi. Neyse ki yetişme çabalarımız sonuç veriyor ve yaklaşık 238 m. yükseklikte yer alan tarihi Hüdavendigar Camii 'nin avlusundan gün batımını seyrediyoruz. 



Sanırım hayatımda izlediğim en etkileyici gün batımı bu oluyor, ne yana baksam uçsuz bucaksız deniz ve yeşillik. (Özellikle İstanbul'un ardından daha vurucu oluyor.)

Gün batımı seyri bitince pansiyonların ve otellerin bulunduğu kısma, Assos limanı'na iniyoruz. Hemen bir yerleşelim de akşam yemeği faslı başlasın diye geçiriyorum içimden. Ayrıca akşam yemeğinde ne yemek istediğimi çoktan belirledim. Elbette ki balık :) 

Eşyaları bıraktıktan sonra etrafa bir göz gezdiriyoruz nerede midemizi bayram ettirsek diye. Restoranlar genel olarak sahil bölgesine toplanmış zaten küçük bir yer çok fazla alternatif yok. Özellikle sahil restoran fiyatlarını inceleyince fiyatların biraz abartı olduğunu ve iki turist geldi bunlara giydirelim mantığı seziyorum. Bunun üzerine arkadaşlarımla pansiyonda yeme kararı alıyoruz. Zaten kaldığımız yer yerli bir ailenin işlettiği şirin ve nezih bir pansiyon. Hiç olmazsa yerli halk kazansın diye düşünerek pansiyona dönüyoruz. Pansiyonun terasında denizi seyrederken açlığın verdiği sabırsızlıkla resmen her şeyi silip süpürüyorum. 


Çok sakin bir yer olması sebebiyle, akşamları Assos'ta yürüyüş yapıp, deniz kenarında dostlarla sohbet etmekten başka yapılacak pek bir şey yok. O yüzden size tavsiyem çok sıkı arkadaşlarınızla oraya gidin ki sıkılmayın. 




Ertesi gün kahvaltı sonrası bir de gündüz gözüyle görelim bu Assos'u diyoruz. Asıl güzelliği gün ışığıyla ortaya çıkıyor bence, zira bu renk cümbüşünü gece vakti fark etmemiştim. 


Geziyorum ama ağzım boş durmuyor. Meşhur Assos Dondurmacısı'ndan iki kornet arası servis edilen bal badem, karamel ve sade dondurma alıyorum. Dondurmacı içinin dondurmasını fark etmeden diğerlerinden fazla koyuyor ve ben bunu adam bana torpil yapıyor diye yorumluyorum. Yuppiiee diye sevinirken dondurmayı yeme esnasında bunun o kadar da iyi bir şey olmadığını anlıyorum. Çünkü dondurma eriyip akmaya başlıyor ve zahmetli bir hal alıyor. Demem o ki dondurması bol olmasın varsın makul seviyede afiyetle yemek daha güzel. 


Assos limanından ayrılarak tapınak bölgesine doğru çıkıyoruz. Yolda Assos'a yerleşen bir çiftin resim ve el sanatları sergisine denk geliyoruz. Bu el emeği çalışmaları fotoğraflamadan edemiyorum.


Tırmanışın sonunda Athena Tapınağı'ndayız. Tapınaktan geriye çok az parça kalmış gibi görünse de binlerce yıl sonra bu kalıntılara hala tanık olmamız bile mucize bence.



Yıllar önce adamlar işini biliyormuş ki böyle nefis bir yerde yaşamışlar. Tapınağın bulunduğu tepeden görünen manzara o kadar eşsiz ki  sanki sonsuza uzanan derin mavi ve yeşil.



Büyük bir huzurla bu manzarayı günlerce seyredebileceğimi hissediyor, bir süre oturup kendi kendime terapi yapıyorum adeta. 


Karşıda Midilli Adası.. O kadar yakın ki gün içinde telefonuma Yunanistan'a hoşgeldiniz diye bir mesaj bile geldi. 

Ne yazık ki, programımız gereği yavaş yavaş ayrılmak zorunda kalıyoruz buradan. İstemeyerek kalkıyorum yerimden.




Aşağı doğru inerken, sağlı sollu pek çok tezgâh var. Takıdan, süs eşyasına, dağ kekiğinden ev yapımı sabunlara kadar her şey satılıyor. Ben de bir iki bir şey alıyorum kolye, bileklik, limon kekiği gibi.


Ufak yürüyüşün ardından biraz soluklanalım dibekte bir türk kahvesi içelim diyoruz. Ama bence kahve bahane manzara şahane.

Kahveden aldığım her yudumda Assos gezimin sonuna yaklaşıyorum. Tekrar gelmeyi arzulayarak huzurla ayrılıyorum Aristo'nun felsefe okulu kurduğu Assos’tan. Evet, Assos çok güzel bir yer ama 2 – 3 gün sonra özellikle hareketli tatil yörelerini seven insanlar için sıkıcı olabilir. Yine de her insan evladı orayı görmeli derim.


Assos sonrası programımız Kaz Dağları’nda piknik ve mangal. Bu kısım ise ayrı bir yazı olacak. Size şimdiden bir ipuçu, yolda giderken bu sevimli oğlakla fotoğraflar çektirdim. Şahsen benim çok hoşuma gitti. Sizce, nasıl?



4 yorum:

  1. Canım biz de bu ay sonuna doğru bir haftamızı Ayvalık civarında geçiricez. Assos da duraklarımızdan biri olacak. Ben daha önce oraları gezmediğim için çok heyecanlıyım. Senden bir kaç tüyo alırım artık :) Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. harika bir yer seçmişsiniz Özge'cim. Tabi ki, tüyolar her zaman burada :) Benden de sevgilerrrr :)

    YanıtlaSil
  3. Merhaba, bayram tatili için 4 yaşındaki kızımızla birlikte asos'a gitmeyi planlıyoruz. Kalmak için önerebileceğiniz bir pansiyon olabilir mi? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. merhaba GDY, ben gittiğimde taş ev pansiyonda kalmıştım. Odalar biraz dardı ve sıcak suyu biraz problemliydi. Onun dışında bir yerde konaklamadığım için başka bir yer hakkında yorum yapamıyorum maalesef :) Tatil dönüşü tecrübelerini bizimle paylaşırsanız sevinirim :) İyi tatiller

    YanıtlaSil

İlginiz için teşekkür ederim.